26 Eylül 2021 Pazar

Tâhir Riyâd VE ÖLDÜ

 

Tâhir Riyâd

 

VE ÖLDÜ…

 

 

Altmışıncı yaş gününde,

bana söyledi

hayatın, puttan yapılmış bir kuru hurma yemeye benzediğini.

 

Tüm ayrılıkları

-diyordu-

bir araya getiriyorsa ölüm,

nasıl bir araya gelmezdi bir bedende iki ruh.

 

Ve öldü…

Bahane bulmadı, ama o,

zamanın başlangıcından daha eski

bir zamandı.

Tâhir Riyâd KUYU

 

Tâhir Riyâd

KUYU

 

Sustum…

Bu duyduğunuz var ya,

Rüzgâr dokundukça yontulan

Eski bir taşın yankısı…

 

Bir zaman geçti boşlukta

Bir kuyu kazdım o vakit ruhumda

Tüm dereleri ona akıttım

İçine yakışıklı bir peygamber bıraktım

Ve dedim:                 

Uğrayıncaya kadar toz çobanları

Dolmuş olur ruhumun tamamı.

2 Şubat 2019 Cumartesi

Şaştım Hem Sana Hem Bana - Hallâc


Şaştım, hem sana hem de bana
Ey arzuların en yücesi!

Öyle yaklaştırdın ki beni kendine,
Sonunda ben sandım seni.

Vecd içinde öyle bir kayboldum ki
Varlığınla yok ettin beni.

Sende buldum ölüm sonrası rahatı
Ve hayattaki nimetimi…

Senden başka bir dostum yok!
Sen verdin bana, hem korkumu, hem güvencemi.

Ey tüm sanatları kuşatan
Anlamlarının bahçeleri!

Arzularımda hep sen varsın
Arzuladığımda herhangi bir şeyi…


Türkçesi: Halim Öznurhan
(Yedi İklim, 323, 2017)

11 Mayıs 2017 Perşembe

Rüzgar İçimde Duy Beni



Tâhir Riyâd[1]

RÜZGÂR İÇİMDE… DUY BENİ[2]

Rüzgâr içimde…
Duy beni…
Beni mesken eyledi rüzgâr.
Sakın ha deliliğinden bedenimdeki rüzgârın…

Onun için açtım yelkenlerimin eskilerini,
Es rüzgâr, dedim
Dolaştır gemilerimi.

Dolaştır dur,
Duymasın beni kıyılar.
Ağladığımda
Acımasın bana dalgalar

İşte ellerinin arasındayım,
Çekip çeviriyor beni.
Topluyor dağıtıyor,
Canının istediği gibi.

İtip kakıyor
Azgınlaştığında,
Boğazlıyor
Kana susamış bıçağıyla.

** **
Lanet okudum
-başkaldırmayı ne kadar da isterim- gölgene,
Beni aşağıya atan
Çıkıp da aşk duvarının üzerine.

Okudum onu bin yüzle,
Zamansızdı o…
Bağışlanma dilerim aşktan
Zamansız gölgeden dolayı.

** **
Heyhat ey sevgili!
Yıldızlarımdan ayrılmadı gözlerin,
İzlerimden de ellerin.

Suskunluğumun kuyusuna senin kaygın hükmediyor,
Sonra da hafif bir iç geçmesi gibi silinip gidiyor.

Sensin sevgili…
Ama ben kaderiyim
Rüzgârın arzusunun…
Ver onu, al beni.

Dön kendine…
Kaç damarlarımın karanlığından.
Satma beni…
Paha biçilemez bir düşüm ben.

Senin için kendimden korkuyorum…
Dilediğince tüket bedenimi,
Ama geride bırak dalsız gövdemi.

** **

Bırak ağlamayı!
Niçin bu ağlaman?
Aramızda var, hatalardan oluşan
Kabri ve kefeni taze bir zaman.

Rüzgâr gibi olsaydın keşke!
Doludur kadehi rüzgârın şarapla…
Senin kadehinse durgun sütten yakınmakta.

Keşke olsaydın rüzgâr gibi tutkulu, yorgun, taşkın…
Yaşardım sende
Ve olmazdı ölüm…

Türkçesi: Halim Öznurhan

(Ayasofya 17, Nisan 2017)


[1] Şair, çevirmen ve senarist Tâhir Riyâd 1956 yılında Filistinli göçmen bir ailenin çocuğu olarak Ürdün-Amman'da doğdu ve burada eğitimini tamamladı. Yoğun bir edebiyat hayatı olan Riyâd, şiirlerinde İslami ve tasavvufi imgeleri sıklıkla kullanır. Batılı mistik edebiyatçılardan çevirileri ve tasavvuf edebiyatından derlemeleri de bulunan şairin şiirlerinden bir kısmı İngiltere'de Modern Filistin Antolojisi'nde yayınlanmıştır.  Şiir kitaplarından bir kısmı şunlardır: Şehvetu’r-rîh (Rüzgârın Şehveti, 1983); Asa’l-‛arcâ (Topal Baston, 1988); Hallâcu’l-vakt (Zamâne Hallâcı, 1993); Yentiku ani’l-hevâ (Arzusundan Konuşuyor, 2009).
[2] Şairin “er-Rîh fiyye… Fesme‛î” adlı şiirinin çevirisidir.